Bir gölge gibi düştü peşime. Kaçamıyorum. Tutsa öpecek mi,
dövecek mi anlamıyorum. Elleri kocaman. Güçlü
ve ürkütücü… Gözlerini görebilsem, niyetini
anlayabilirim. Ama gözleri yok. İçinden
bir nehir geçiyor cümlelerimin. Her yana saçılıyor şaşkın, ürkek
kelimeler. Gözlerini arıyorum ama
gözleri yok. Yakalasa öpmeyecek anlıyorum.
Yeter artık. Düşmesin peşime korkular, umutsuzluklar, karamsarlıklar.
Bana ölümden, hastalıktan ,belki de görmeyeceğim yarının kaygısından bahsetmeyin artık. Çok yorgunum.
Çiçekler açsa her yanımda… İçimde, dışımda… Her yanım ağaç
olsa, yeşil olsa. Çocukluğumun baharlarında olduğu gibi, başım dönse portakal
çiçeklerinin kokusuyla. Çilek yesem mesela; ağzım, ellerim çocukluğumun çilekleri koksa.
Annem kızsa, ellerimdeki, yüzümdeki, elbisemdeki lekelere. ‘’Yıkayınca geçer anneciğim’’ desem.
Yıkayınca geçmeyecek çok şey var artık hayatımda, kızdığın çilek lekesi olsun
anne.
İstediğimde kaçabilsem çocukluğuma ya da hayat hep annemin dizi dibinde çocuk kalsaydı benimle.
2 Yorumlar
Uzun zamandır rahat bir kafayla okuyamadım yazılarınızı...
YanıtlaSilYıkayınca geçmeyecek çok şey var hayatımızda haklısınız
Ama yazdıkça anlattıkça o lekeye bulaşmayanlar olacaktır umarım hayatta
Sevgi ve Şevkat
İnsanda eksikliği en çok hissedilen duygu
Sessiz çığlıkların sesine saygı ve selamlar...
Sessiz çığlıkların sesi... Çok güzel :) Rahat bir kafayla yazılarımı okuma çabanız ve isteğiniz benim için çok değerli. Anlamaya ve anlamlandırmaya çalıştığınız her bir cümlemden size selamlar :)
SilYorumlarınız benim için çok değerli.Teşekkürler...