BENDEN YAZAR OLUR MU? - BÖLÜM II


gulcanbaranturan@blogspot.comİlk kez bir devam yazısı yazıyorum. Nerede kalmıştık?

Evet, üniversite…  Kazanması bir dert, bitirmesi başka dert… Ama üniversiteli olmanın cazibesi pek bir etkileyici canım.

Lise bitti tabi. O zamanlar dershaneler dolup taşıyor, üniversiteye hazırlananlarla.  Çok yakın bir arkadaşımın abisinin ön ayak olmasıyla ben de arkadaşımla aynı dershaneye başladım. Ailecek destekleri oldu bana. Unutmam ve haklarını ödeyebilmem mümkün değil. Birkaç hafta sonra ödeme için sınıftan çağırılınca, kontenjandan girdiğimi düşündüğüm dershanenin tavanı üstüme çökmüş olmasa da ona benzer bir duygu yaşadım. Maddi durumumuz pek müsait olmadığı için kısa bir süre sonra bıraktım dershaneyi.  Çok sonra, devam ettiğim sürenin ücretini arkadaşımın ailesinin ödediğini öğrendim. Böyle dost kolay bulunur mu?

Dershanenin bana tek faydası, seçeceğim mesleğe karar vermemi sağlaması oldu sanırım. Kimya öğretmeninin ders anlatış tarzını öyle sevdim ki, kimya okumaya karar verdim. Bir öğretmenin; bir çocuğun, bir gencin geleceğini belirlemedeki rolü, böyle net bir şekilde, gerçek bir örnekle kanıtlanmıştır. Bir de; çok para kazandıran meslekleri hedefleyen bir sınıf dolusu öğrenci, benim böyle bir hedefim olmadığını fark etmemi sağladı. Ben üniversiteyi kazanmayı, öğrenciliği sevdiğim için, okula, okumaya aşık olduğum için istemiştim hep. İşte o noktada; para kazandıran bir mesleğe sahip olursam, maddi özgürlüğümü kazanabilirim diye düşünmeye başladım.

Evde kendim hazırlandım sonrasında üniversite sınavına. Sınırlı sayıdaki ders kitaplarımla, kendime ait odam olmadığından, televizyonun bangır bangır çalıştığı odada, yaptığım ders programına katı bir disiplinle uyarak hazırlandım. Ve heyecan dorukta… O sınav heyecanı yok mu?
Bittiğinde omuzlarımdan bir ton yük kalkmış gibi hissettim.

Kimya, kimya dedim ama ilk tercihimi tıp olarak yaptım. Toplum baskısı mı desem, mesleğin toplumdaki itibarı mı bilemedim ama o zamanlar öyle yaptım. Şimdiki aklımla yapmazdım. Karakterime uygun bir meslek olmadığını düşünüyorum çünkü.

Büyük gün gelmişti. Veee… Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümünü kazandığımı öğrendim. Mutluluktan kalbimin ritmi bozuldu. Artık üniversiteliydim. Hem de Hacettepe… Hem de kimya… Hem de Ankara… Yaşasın!


Krizantem mevsimi geldi anne. Seni hatırladım yine. Ve bahçemizi… Sarı, beyaz, pembe…  Senden ilk ayrılışımın acısını hatırlatırdı krizantemler. Artık son yolcuğunun dilsiz şahitleri oldular.

Yorum Gönder

0 Yorumlar